Elif şafak’ın ilk kitabı olan bu eserin ilk basımı, 2009 yılında yayımlanmıştır. Yazarın ilk eseri olma özelliğini taşıyan bu kitabın kapak tasarımı Uğurcan Ataoğlu, kapak resmi Mercan Dede’ye aittir.
Elif Şafak bu kitabıyla 1998 yılında Mevlana Büyük Ödülü’nü kazanmıştır.
Yazarın ilk romanı olan bu eserde tasavvuf teması işlenmiştir. İstambul’a gelen bir derviş aracılığıyla eski İstanbul yaşamını anlatan yazar, yüzlerce yıl önceki insan aklını ve ruhunu meşgul eden düşüncelerin, bugünden pek farklı olmadığına dikkat çekmiştir. Yazarın hikayelerde zaman zaman Arapça ve Farsça kelimeler kullanması hikayeleri daha gerçekçi kılmıştır.
(Kitabın içinden sayfa 35)Bundan uzun zaman önceydi. Bir roman düştü gönlüme. Aşk Şeriatı. Yazmaya cesaret edemedim. Dilim lal oldu, kalemimin ucu kör..
Tadına doyulmaz, kimi zaman kışkırtıcı, kimi zaman sakinleştirici ama ruhu hep özgür kalan yazılar… İnsan ki eşrefi mahlukattır, içindeki semavi özü k..
İyi de bir insana neden ömür boyu geçerli olacak şekilde tek bir isim veriliyordu başka bir isim de verilebilecekken, hatta isminin harfleri karıştırı..
İstanbul'da sakin bir mahallede bir kız çocuğu yaşardı, ismini hiç mi hiç sevmeyen... Hem akıllı, hem meraklıydı.
Çok da konuşkandı. Anne babasına ve..
Sevmekten daha önemli şeyler vardır. Hissettirmek gibi koklayarak öpmek gibi. Bazen sevilmekten çok varlığını hissetmek istersiniz. Varlığını hissedem..